UMUTISIGI.DE.TL HOSGELDINIZ 
Powered by Taner  
  Ana sayfa
  Kuran-i Kerim Dinle
  Dini Bilgiler
  => sayfa 1
  => GUSL VE NAMAZ ABDESTI
  => Islamin Sartlari
  => Imanin Sartlari
  => Peygamberimizin hayati
  => Namaz Sûreleri
  ATATÜRK
  Osmanli imparatorlugu
  Marslarimiz
  ATA sözleri
  Düsündüren sözler
  Fotos
  Viedo lar
  Iletisim
  Misafir defteri

7076 Besucher
Imanin Sartlari

İMANIN ŞARTLARI

 

1 - Bu altı şeyden birincisi, Allahü teâlânın vâcib-ül-vücûd ve hakîkî ma’bûd ve bütün varlıkların yaratıcısı olduğuna inanmakdır. Dünyâ âleminde ve âhiret âleminde bulunan herşeyi, maddesiz, zemânsız ve benzersiz olarak yokdan var eden, ancak Allahü teâlâdır diye kesin inanmakdır. [Her maddeyi, atomları, molekülleri, elementleri, bileşikleri, organik cismleri, hücreleri, hayâtı, ölümü, her olayı, her reaksiyonu, her çeşid kuvveti, enerji nev’lerini, hareketleri, kanûnları, rûhları, melekleri, canlı cansız her varı, yokdan var eden ve hepsini, her ân varlıkda bulunduran, yalnız Odur.] Âlemlerde olan herşeyi, [hiçbiri yok iken, bir anda] yaratdığı gibi, [her zemân, birbirlerinden de var etmekdedir.Kıyâmet zemânı gelince, herşeyi bir ânda] yine yok edecekdir.Her varlığın hâlıkı, yaratanı, sâhibi, hâkimi Odur. Onun hâkimi, âmiri, üstünü yokdur diye inanmak lâzımdır. Her üstünlük, her kemâl sıfat, Onundur. Onda, hiçbir kusûr, hiçbir noksan sıfat yokdur.Dilediğini yapabilir.Yapdıkları, kendine veyâ başkasına fâideli olmak için değildir.Bir karşılık için yapmaz. Bununla berâber, her işinde, hikmetler, fâideler, lutflar ve ihsânlar vardır.

2 - Îmân edilmesi, inanılması lâzım olan altı şeyden ikincisi: (Onun meleklerine inanmakdır). Melek, elçi, haber verici veyâ kuvvet demekdir. Melekler, cismdir. Latîfdir. Gaz hâlinden de dahâ latîfdirler. Nûrânîdirler. Diridirler. Akllıdırlar. İnsanlardaki kötülükler, meleklerde yokdur. Her şekle girebilirler. Gazlar, sıvı ve katı olduğu gibi ve katı olunca, şekl aldığı gibi, melekler de güzel şekller alabilirler. Melekler, büyük insanların bedeninden ayrılan rûhlar değildirler. Hıristiyanlar, melekleri, böyle rûh zan ediyor. Enerji, kuvvet gibi, maddesiz de değildirler. Eski felesoflardan bir kısmı, böyle zan ediyordu. Hepsine (Melâike) denir. Melekler, her canlıdan önce yaratıldı. Onun için, kitâblara îmândan önce, meleklere îmân edilmesi bildirildi. Kitâblar da, Peygamberlerden öncedir. Kur’ân-ı kerîmde de, inanılacak şeylerin ismi, bu sıra ile bildirilmekdedir.

3 - Îmân edilmesi lâzım olan altı şeyden üçüncüsü: (Allahü teâlânın indirdiği kitâblarına inanmakdır). Allahü teâlâ, bu kitâbları, melek ile, ba’zı Peygamberlerin mübârek kulaklarına söyliyerek, ba’zılarına ise, levha üzerinde yazılı olarak, ba’zılarına da, meleksiz işitdirerek indirdi. Bu kitâbların hepsi Allahü teâlânın kelâmıdır. Ebedî ve ezelîdirler. Mahlûk değildirler. Bunlar, meleklerin veyâ Peygamberlerin kendi sözleri değildir. Allahü teâlânın kelâmı, bizim yazdığımız ve zihnlerimizde tutduğumuz ve söylediğimiz kelâm gibi değildir.Yazıda, sözde ve zihnde bulunmak gibi değildir.Harfli ve sesli değildir. Allahü teâlânın ve sıfatlarının nasıl olduğunu, insan anlıyamaz. Fekat, o kelâmı, insanlar okur. Zihnlerde saklanır ve yazılır.Bizimle berâber olunca, hâdis olur.Allahü teâlânın kelâmı, insanlarla berâber olunca, mahlûk ve hâdisdir. Allahü teâlânın kelâmı olduğu düşünülünce, kadîmdir.

4 - Îmân edilmesi, inanılması lâzım olan altı şeyden dördüncüsü, (Allahü teâlânın Peygamberlerine inanmakdır). İnsanları, Allahü teâlânın beğendiği yola kavuşdurmak, doğru yolu göstermek için gönderilmişlerdir.Rüsül, resûller demekdir.Lügatde, gönderilmiş zât ve haberci demekdir. İslâmiyyetde (Resûl) demek, yaratılışı, huyu, ilmi, aklı, zemânında bulunan bütün insanlardan üstün, kıymetli, muhterem bir zât demekdir. Hiçbir kötü huyu, beğenilmiyecek hâli yokdur.Peygamberlerde (İsmet) sıfatı vardır. Ya’nî Peygamber olduğu bildirilmeden önce ve bildirildikden sonra, küçük ve büyük hiçbir günâh işlemez. [İslâmiyyeti içerden yıkmak istiyen kâfirler, Muhammed aleyhisselâm Peygamber olmadan önce, heykellerin önünde kurban keserdi diyorlar ve mezhebsizlerin kitâblarını da vesîka olarak gösteriyorlar.Bu çirkin iftirâlarının yalan olduğu, yukarıdaki satırlardan anlaşılmakdadır.] Peygamber olduğu bildirildikden sonra, Peygamber olduğu yayılıncaya, anlaşılıncaya kadar, körlük, sağırlık ve benzerleri ayb ve kusûrları da olmaz.Her Peygamberde yedi sıfatın bulunduğuna inanmak lâzımdır:Emânet, sıdk, teblîg, adâlet, ismet, fetânet ve emnül-azl. Ya’nî Peygamberlikden azl edilmezler. Fetânet, çok akıllı, çok anlayışlı demekdir.

5 — Îmân edilmesi lâzım olan altı şeyden beşincisi (Âhiret gününe inanmakdır). Bu zemânın başlangıcı, insanın öldüğü gündür. Kıyâmetin sonuna kadardır. Son gün denilmesi, arkasından gece gelmediği veyâ dünyâdan sonra geldiği içindir. Hadîs-i şerîfde bildirilen bu gün, bildiğimiz gece gündüz demek değildir. Bir vakt, bir zemân demekdir.Kıyâmetin ne zemân kopacağı bildirilmedi, zemânını kimse anlıyamadı. Fekat, Peygamberimiz “sallallahü aleyhi ve sellem”, birçok alâmetlerini ve başlangıçlarını haber verdi:Hazret-i Mehdî gelecek, Îsâ aleyhisselâm gökden Şâma inecek, Deccal çıkacak. Ye’cüc me’cüc denilen kimseler heryeri karışdıracak. Güneş batıdan doğacak. Büyük zelzeleler olacak. Din bilgileri unutulacak. Fısk, kötülük çoğalacak. Dinsiz, ahlâksız, nâmûssuz kimseler Emîr olacak, Allahü teâlânın emrleri yapdırılmıyacak. Harâmlar her yerde işlenecek, Yemenden bir ateş çıkacak. Gökler ve dağlar parçalanacak. Güneş ve Ay kararacak. Denizler birbirine karışacak ve kaynayıp kuruyacakdır.

 

6 — İnanılması lâzım olan altı şeyden altıncısı; (kadere, hayr ve şerlerin Allahü teâlâdan olduğuna inanmakdır). İnsanlara gelen hayr ve şer, fâide ve zarar, kazanç ve ziyânların hepsi, Allahü teâlânın takdîr etmesi iledir. (Kader), lügatde, bir çokluğu ölçmek, hükm ve emr demekdir. Çokluk ve büyüklük ma’nâsına da gelir. Allahü teâlânın, birşeyin varlığını ezelde dilemesine kader denilmişdir. Kaderin, ya’nî varlığı dilenilen şeyin var olmasına (Kazâ) denir. Kazâ ve kader kelimeleri, birbirinin yerine de kullanılır. Buna göre kazâ demek, ezelden ebede kadar yaratılacak şeyleri, Allahü teâlânın ezelde dilemesidir. Bütün bu eşyânın, kazâya uygun olarak, dahâ az ve dahâ çok olmıyarak yaratılmasına kader denir. Allahü teâlâ, olacak herşeyi ezelde, sonsuz öncelerde, biliyordu. İşte bu bilgisine (Kazâ ve kader) denir. Eski yunan felsefecileri buna (inâyet-i ezeliyye) dedi. Bütün varlıklar, o kazâdan meydâna gelmişdir. Ezeldeki ilmine uygun olarak, eşyânın var olmasına da (Kazâ ve kader) denir. Kadere îmân etmek için iyi bilmeli ve inanmalıdır ki, Allahü teâlâ, birşeyi yaratacağını ezelde irâde etdi, diledi ise, az veyâ dahâ çok olmaksızın, dilediği gibi var olması lâzımdır. Olmasını dilediği şeylerin var olmaması ve yokluğunu dilediği eşyânın var olması imkânsız
 
 
   
 
   
Iletisim ve Müzik  
 

Müzik dinle

 
Diese Webseite wurde kostenlos mit Homepage-Baukasten.de erstellt. Willst du auch eine eigene Webseite?
Gratis anmelden